Onu Çok Arzuladım Ama!- Gnd:Pınar, yaş:28

Gnd: Pınar, Yaş:28


Yaklaşık altı önceydi. Eşimin bana karşı ilgisizliğinden iyice bunalmıştım. Çocukları okula gönderdikten sonra bütün gün evde oturup, internette sörf yapıyor; müzik, video bombardımanından sonra arkadaşlık sitelerine takılıyordum. İçimde beni gıcıklayanın ne olduğunu biliyordum anacak arkadaşlık sitelerinin çoğunun gerçek olmaktan uzak olduğu biliyordum. Ne yapmam gerekirdi. Evet, eşimin bana karşı ilgisini yeniden canlandırmak için ve onun erkeklik arzularını uyandırmak için. Kendimden şüphelenmeye başlamıştım. Aynanın karşısına geçip, iki çocuktan sonra vücudumun deforme olmuş bölümlerine bakıyordum. Biraz yağlanmış bir göbek, çocuk emzirmekten sarkmaya yüz tutmuş göğüsler. Ancak henüz 28 yaşındaydım, ikinci hamileliğimden sonra spor ve diyet yaparak vücudumu eski diri haline getirmek mümkün olmasa da, büyük oranda toparlamıştım. Çocuk yaptıktan sonra kocaların eşlere karşı olan ilgisi azalırmış derlerdi de inanmazdım. Ne yaptıysam kocamın bana karşı olan ilgisi eskisi gibi olmadı. Gizliden gizliğe Adem’in yemeğine viyagra koymam, birkaç denemeden sonra onun bunu anlamasıyla aramızda çok şiddetli bir kavga yaşanmıştı. Eşimin yemeğine viyagra koymamı, Mine önermişti, çocukluk arkadaşım, kendisi öyle yapıyormuş. Mine kocasıyla yaşadığı yatak odası fantezilerini anlattıkça ona imreniyordum. Birkaç hafta içinde Ademin viyagra olayını çakması hiç zor olmadı gereksiz yere yemekten hemen sonra sertleşmesi ve bu sertliğin gece boyu sürmesi onu endişelendirmiş ve kan testi yaptırmış; böylece vücudunda dolaşan uyarıcılardan haberdar olmuştu. Evet, kavgadan sonra altı aydır bana elini sürmüyordu beni affetmiyordu. Ancak hiç mi cinsel isteği uyanmıyordu, şüphelerimden uzaklaşmaya onun başka kadınlarla birlikte olduğunu düşünmemeye çalışıyor hatamı mı kabul ediyordum. Ancak çocuklar okula gittikten sonra, sevişmeye karşı duyduğum arzu kabarmalarının önüne geçemiyor, kahvaltı masasını bile toplamadan yatak odasına banyoya ya da mutfağa koşup kendime dokunuyor ve başka erkelerle birlikte olurken hayal ediyordum kendimi. Kendi kendime o kadar sık mastürbasyon yapıyor ve kendimi tatmin etmeye çalışıyordum ki Adem’e karşı benimde ilgim azalmaktaydı.
Haftada en az birkaç gün Mine bana uğruyor, dedikodu yapıyor ve onun yatak odası hikayelerini dinleyip gülüşüyorduk. Mine benim durumumdan haberdardı ve benim için üzülüyordu. Yine o ziyaretlerin birinde, beni yönlendirmek istercesine apartmanın iki sokak ötesinde elektronik malzemeleri satan dükkandan ve orada çalışan yakışıklı çocuktan bahsetmeye başladı. Evet, o dükkanı biliyordum, pazara giderken hep önünden geçiyor ve hatta ilk eve taşındığımızda uydu anteni bu dükkana bağlattığımızı hatırlıyorum. Ancak Mine’nin anlattığı çocuk hiç gözüme çarpmadı. Mine çocuğun yakışıklılığını o kadar abartılı anlatıyordu ki, neden kocalarımızın böyle yakışıklı olmadığından dert yanıyordu. Ama yinede Mine eşini çok seviyor, onu başka bir erkekle aldatmayı hayal bile etmediğini söylüyordu. Üç saate yakın sohbetin ardından Mine geç olduğunu söyleyerek kalktı ve kapıda beni öperken dükkana bir uğra istersen dedi, bende hangi dükkan deyince amaan salak şey diyerek elini sallayıp merdivenlerden inmeye başladı. Evet, Minenin anlattıkları aklımdaydı ve salakları oynamak en iyisiydi. Çünkü doğru olan bu değildi. Adem’i yeniden kazanmalıydım, onun bana karşı olan erkeksi duygularını yeniden uyandırmalıydım. Bunları düşünerek ve sabahları kendimi tatmin ederek sesiz sedasız bir ay daha geçmiş ve Ademle aramızda hiçbir şey düzelmemişti.

Geçen Salı pazara giderken elektronik malzemeleri satan dükkanın önünden geçerken birden kendimi tezgahın önünde buldum. Karşımda ki delikanlı buyurun nasıl yardımcı olabilirim diye gözlerimin içine bakıyordu. Bilinçaltıma yerleşmiş bir güdüyle içeri girmiş olmalıyım diye düşündüm ve hiç bozuntuya vermeden, kalem pil alıp çıktım. Çocuk gerçekten çok yakışıklıydı, erkek güzeli derler ya işte o kadar güzel bir yüzü vardı. Çoğçuğun yüzü aklıma gelince hemen onunla birlikte olma isteği kabardı içimde evde yiyecek bir şy kalmadığı halde pazara gitmekten vazgeçip, eve döndüm. Koşa koşa banyoya girdim duşun altına girip tezgahtar çocuğun yüzünü ve vücudunu hayal ederek kendimi tatmin ettim. Sonraki iki gün boyunca hep onun hayali ile seviştim. Her sevişmemde biraz daha ileri gidiyor, onun erkeliğini daha da düşlüyor mahrem yerlerine dokunuyordum. Hayalimde onu içime alırken erkekliğinın ne kadar sert ve büyük olduğunu hayal ediyor, kanarcasına öpüyordum. Sonunda o gün gelip çattı içimde onu görmek için dayanılmaz bir istek doldu. Yine bir şeyler alma bahanesiyle dükkana giderek hayallerimi zengileştirmeliydim. Dükkana girdiğimde soluğum kesilmişti, delikanlı sırtı dönük halde rafları düzenliyor patronu da kasada oturup gazete okuyordu. Patron beni görünce kafasını söyle bir kaldırıp bana arkası dönük delikanlıya servet diyerek seslendi. Servet tezgahın önünde beni görünce nazikçe buyurun dedi, sesi o kadar güzeldi ki. Ben birkaç ıvır zıvır almayı planlarken ağzımdan nasıl olduysa uydunun ayarlarının bozulduğunu kaçırdım. Bunu nasıl söylemiştim bende bilmiyorum. Servet “tabi bakarız adresi alıyım dedi bende evin iki sokak ötede olan adresini verdim. Malzemeleri alıp hemen geleceğini söylerken servet ben evin yolunu tutmuş uydunun ayarlarını nasıl bozacağımı düşünüyordum. Ancak o eve gelmeden ona biraz güzel görünmek adına günlük kıyafetlerimi çıkardım ve üstüme meme uçlarımı belli edecek ince bir bluz ve altıma popumu çıkracak kadar dar bietek giydim; meme uçlarım belli olsun diye biraz sıktım onları. Kapı çalındığında uydunun ayarlarını bozmak için geç kalmıştım artık. Servet elinde malzeme dolu kutusuyla içeri girdi. Tanrım, ne kadar yakışıklıydı, bir seksen boylarında omuzları geniş ve kolları güçlü görünüyordu. Serveti salona aldım, sesimi hiç çıkarmıyor, uydu ayarlarının bozuk olmadığını birazdan görecek olan O’na mahcubiyetimi nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Servet uydu ve TV kumandasını alarak tek tek kanalları dolaşmaya başladı ve sonunda dönerek sanırım pek bir sorun yok hanımefendi dedi. Ben sabah çalışmıyordu ama dediğimde, bazen böyle olur diyerek beni rahatlatmaya çalışıyordu. Ama ben mahcubiyetimi anlatmak ve maruz görünmek için hala bir şeyler anlatmaya çalışıyor bunu yaparken de heyecandan terliyordum. Servet emin olmak için uydunun teknik kontrollerini yinede yaparak ayağa doğruldu ve beni terden sırılsıklam görünce iyi olup olmadığı sordu. Ona iyi olduğumu yalnızca biraz başımın döndüğünü söyledim. Gerçekten başım dönüyordu, sanırım birazda yüzüm kızarmış, bayılmmakk için derin nefes almaya çalışıyordum. Servet masanın üzerinden bir bardak su doldurarak bana uzattı. Hayatımda hiç bu kadar susamamıştım. Kanepeye oturdum Servet ayakta durmuş gözlerimin içine bakıyor ve iyi olup olmadığımı merak ediyordu. Ben ise onun gözlerin içinde eriyordum. Kanepeye oturduktan sonra beni biraz rahatlamış gören Servet “sanırım iyisiniz artık” dedi. Artık gitmesi gerektiğini anlamıştım ki eliyle alnıma dokunarak gerçekten sorunun ne olduğunu sordu bana. Bu sözler karşısında biraz afallamıştım ve hareketi de beni şaşırtmıştı. Tehditkar bir şekilde Nasıl yani diye sordum, ancak o sorumu duymamış gibi bana ne istediğinizi biliyorum dedi. Onun bu fütursuzca sözlerine karşılık vermeliydim küçük düşürülüyordum ama kelimeler boğazıma düğümlenmişti; zavallı bir halde gözlerinin içine baktım. Servet konuşmasına devam ederek ben size istediğinizi veremem dediği anda gözlerimden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Anlamıştı onu istediğimi. Zavallı bir haldeyken Servet kanepede yanıma oturdu ve yüzümü iki elinin arasına alarak “şısst ağlama artık utanılacak bir şey yok, şey ben sadece… derken sözünü yarıda keserek evet biliyorum bir sevgilin var ve onu çok seviyorsun. Servet gülümseyerek evet belki var ama senin bildiğin gibi değil dediğinde onun yalnızca erkelerden hoşlandığını anlamıştım. Bu durum biraz yüreğime su serpsede benim cinsel arzularımı gidermek için bu kadar yaklaştığım bir erkeğin elimden kaçmasına içten içe üzülüyordum. Üzüntümü yüzümden okuyan servet “ama yine de senin için bir şeyler yapabilirim” diyerek, güçlü ellerini maharetli bir şekilde eteğimin arasından kaydırarak üçgenime ulaşmıştı. Onun parmaklarını hissettiğim anda vücudum sarsılmış başım arkaya doğru kaymıştı. Başka bir elin orama değmesinin üzerinden tam yedi ay geçmişti. Servet sadece vajinama dokunuyor vücudunu benden uzakta tutuyordu. Oysa vücudumuzun birbirine kenetlenmesini o kadar çok arzuluyordum ki, pantolonun üzerinden erkekliğine dokunduğum da orada kabarmış bir şeyler bulamamaktan çekiniyordum. Ancak servetin erkekliği sertleşmişti, ancak gene de onu soymama ve öpmeme izin vermiyordu. Servetin parmakları vajinamda gerçekten çok iyi iş görüyordu, nereye hangi sertlikte dokunacağını çok iyi biliyor, her noktasında ayrı bir haz duyuyordum. Servet bana dokunurken, bir elimle açığa çıkmış göğsüme ve meme uçlarıma dokunuyor, bir elimle de onun giderek sertleşen erkeliğine dokunuyordum. Onu içime almayı o kadar çok arzu ediyordum ki. Ancak servet sertleşen erkekliğine hiç aldırış etmeden elimin ona karşı her atağını engelledi. Sertleşmesine rağmen buna nasıl dayanıyordu… Sonunda ona dokunmaktan vazgeçerek iki elimle de göğüslerime ve meme uçlarıma dokunmaya ve onları sıkmaya başladım, vücudum iyiden iyiye kasılmaya başlamıştı. Gözlerim kapalı bir şekilde servetin erkeliğini içime aldım, Onun ise maharetli parmakları iyiden iyiye hızlanmıştı. Parmakları hızlandıkça bedenimin titremleri ve kasılmaları artıyor daha büyük bir ihtirasla meme uçlarımı sıkıyordum, gelmek üzere olduğumu hissettim ve son bir hamle ile servetin erkekliğine sarılarak doyuma ulaştım.
Kasılarak vücudumun gevşediği gören servet gülümseyerek artık gitmesi gerektiğini söyledi. Ben ise buna hiç aldırış etmeden, vücudumun tüm rahatlaması ile kanepe uzanmış yatıyordum. Servet çıkarken, servis ücretini bir ara dükkana bırakmam gerektiğini söyleyerek ayrıldı. Geçenlerde servis ücretini kapıcıdan gönderdim, servetle karşılaşmamak için dükkanın önünden geçememeye çalışıyorum. Ve son birkaç gündür Adem’de bana karşı bir yumuşama hissediyorum.

Paylaş